Başlıksız

12.01.2018

Kullanıcıların ve/veya kullanıcı kontrollü cihazların, ortam ve mekân bağımsız olarak kablosuz ağlar veya uydu ağlarının desteği ile bilgiye ulaşabilmeleri, işlemeleri ve dağıtmalarına imkân sağlayan teknolojilerin bütünüdür

1

Artık mobilite günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri haline geldi, bu durumdan kaçış mümkün değil, bu yüzden şirketlerin hızlı bir şekilde mobil dönüşüme ayak uydurmaları gerekmektedir. Doğru zamanda doğru mobil yatırımı yapmak, verimli ve teknoloji destekli bir geleceğe açılan en önemli kapılardan birinin anahtarı olacaktır.

İkinci Milenyum sonrasında teknolojinin birçok alanında baş döndürücü gelişmeler yaşanmaya başladı, bunlardan kuşkusuz en önemlilerinden biri de “Mobility” (mobilite) yani teknolojinin bize sağlamış olduğu hareket özgürlüğüdür. Bu özgürlük tartışmasız GSM teknolojisinin çok hızlı gelişmesiyle farklı bir boyuta taşındı. Temel anlamda baktığımız zaman taşınabilir bilgisayarların bize kazandırdığı mekân bağımsız özgürlüğün kendine göre sınırları vardı. Bu sınırlar çerçevesinde işlerimizi dilediğimiz yerden çevrimdışı olarak yapabiliyorduk ta ki önce GSM dünyası çıkıp; “size çevrimiçi bir özgürlük sunuyoruz” ve sanallaştırmanın da gücüyle bulut teknolojilerinin üzerine ekleyerek; “size sınırsız bir özgürlük sunuyoruz” diyene kadar.

Peki Nedir Bu Mobilite?

Kullanıcıların ve/veya kullanıcı kontrollü cihazların, ortam ve mekân bağımsız olarak kablosuz ağlar veya uydu ağlarının desteği ile bilgiye ulaşabilmeleri, işlemeleri ve dağıtmalarına imkân sağlayan teknolojilerin bütünüdür. Çok temel kelimelerle mobil dünyayı bu şekilde tanımlayabiliriz. Bu tanım bize hayatımızın her alanında çok ciddi esneklikler sağlamaya başladı. Önce elektronik postalarımıza istediğimiz her yerden erişebilir olduk, sonra şirket verilerimize dilediğimiz her yerden erişebilir olduk ve bütün bunlarla birlikte artık dünyanın veriye ulaşabildiğimiz her noktası bizim için bir çalışma alanı haline gelmeye başladı. Tabi ki bu dönüşüm ve değişim sadece iş dünyasını etkilemedi.

Son birkaç yıldır yoğun bir şekilde konuştuğumuz ve üzerinde kafa patlattığımız “Nesnelerin İnterneti” (IoT) konseptiyle de birleşerek evimizdeki klimanın kontrolünden tutun yaylamızdaki tarlamıza ektiğimiz domateslerin olgunlaşmasına kadar her şeyi görebilir, izleyebilir ve yönetebilir olduk. Bundan belki yirmi sene önce bu teknolojileri konuşuyor olsaydık, en azından konu ile iç içe olan insanlar haricindeki dünya bunlara gülüp geçerdi ama artık bütün bunlar hayatımızın vazgeçilmezi haline gelmeye çoktan başladı bile.

LinkPlus, MobileIron Ürünlerinin Distribütörü

"LinkPlus, 20018 yılını karşılarken, çatısı altındaki markalar arasına MobileIron’ı da dahil etti. Dünyanın en büyük bağımsız mobil yazılım teknolojileri üreticilerinden biri olan MobileIron, Türkiye’de LinkPlus’ın deneyimini de yanına alarak yola devam edecek."

"Mobil cihazların ve mobil yazılımların yönetilmesini, mobil cihazların siber saldırılara karşı güvenliğini sağlayan çözümler geliştiren global teknoloji üreticisi MobileIron, bir Redington kuruluşu olan LinkPlus ile bir distribütörlük anlaşması imzaladı.

Bilindiği gibi Android, iOS, macOS ve Windows 10 gibi modern işletim sistemleri, birçok yeniliğin yanında karmaşık güvenlik problemlerini de beraberinde getiriyor. Geleneksel PC ortamlarında güvenlik, çalışanların daha az kurumsal kaynağa erişebilmeleri ve dar bir alanda işlem yapabilmeleri anlamına gelirken, yeni nesil teknoloji yaklaşımında kullanılan doğru güvenlik modelleri, çalışanların çok daha özgür hareket etmesine izin veriyor.

MobileIron platformu, karmaşık cihazların dünyasında modern işletim sistemlerini güvence altına almak ve yönetilmesini sağlamak için tasarlanmış bulunuyor. MobileIron ile güvenlik kurulumu, iş süreçlerinin aksaması değil desteklenmesi anlamına geliyor."

Kurumsal Mobilite

Asıl konumuza gelecek olursak; haliyle iş dünyası mobilite konseptine çok hızlı adapte oldu belki de olmak zorunda kaldı. Çünkü mobil dünya o kadar çok şey vaat ediyor ki, bütün bunları görmezden gelmek sanıyorum ki aptallık olurdu. Peki nedir “Kurumsal Mobilite”; çalışanların çeşitli cihaz ve uygulamalar kullanarak, diledikleri yerden işlerini yönetebilecekleri bir teknoloji kavramıdır. Bu tanımın içinde geçen cihazlar; cep telefonları, tabletler, taşınabilir bilgisayarlar, ödeme araçları, kiosklar ve henüz çok nadir de olsa ulaşım araçları olarak sıralanabilir. Uygulamalar ise, kelime işleme, hesap tabloları, elektronik posta işleme uygulamaları, kurumsal kaynak yönetimi, müşteri ilişkileri yönetimi, finans, muhasebe gibi onlarca alanda hizmet veren yüzlerce yazılım olabilir. Peki sadece kullanıcılar ve yazılımlar mı hareket eder? Ya şirketler?

Bugün için henüz birkaç ülkede pilot uygulamaları deneniyor olsa da yakın gelecekte artık şirketler de mobil hale gelmiş olacak. Yani şirketinizin merkezinin nerede, verisinin hangi ülkenin veya ülkelerin veri merkezinde, çalışanların ikameti nerede, para nerede, kimde hiçbir önemi kalmayacak çünkü mobilite konseptinin bir adım sonrası olan merkezsizleştirilmiş dünyaya doğru koşar adım ilerliyoruz. Bakın bu metni yazdığım editör bile henüz bu kelimeyi tanımlayamadı. Üzerinde defalarca düşünüp en uygun kelimeyi bulmaya çalıştım. Kimi kaynakta “merkezsizleştirilmiş” kimi kaynakta “merkeziyetsizleştirilmiş” olarak geçer, İngilizcede ise tamı tamına “decentralized” kelimesi ile tanımlanır. Yine de biz daha basit bir ifade ile “merkezi olmayan” kelimeleri ile ifade edelim bu yeni dünyayı. Mobil cihazlar, kablosuz ve uydu destekli ağ çözümleri, bulut servisleri ve üzerinde hizmet olarak sunulan yazılımlar… Bütün bunlar bağımsız ve merkezsiz bir iş modelini tanımlayan dünyanın temel öğelerini oluşturuyorlar. Efsane Amerikan sanatçı ve yayımcı Andy Warhol’un “herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak” sözünden ilham alarak; “bir gün herkes tartışmasız mobil olacak” diyerek işin felsefesini bağlamış olalım.

Kurumsal Mobilite Cihazları ve Yazılımları

Konuya biraz teknik olarak bakmak gerekirse eğer, karşımıza ilk aşamada bir yol ayrımı çıkıyor. Kendi cihazını getir (BYOD, “Bring Your Own Device”) veya kendi cihazını seç (CYOD, “Choose Your Own Device”). BYOD, kullanıcıların kendi sahip oldukları cihazları şirket politikalarına uymak şartı ile iş amaçlı kullanmaları kavramıdır. CYOD ise tamamen şirket politikaları uygulanmış ve şirketlerin kontrolünde çalışanlara tahsis edilen cihazların kullanılması kavramıdır. Kurumsal mobilite dünyasında oyunun kurallarını şirketler yazar, çalışanlar ise bu kurallara uymak zorundadırlar.

Cihaz seçimi, servis kullanımı, uygulama dağıtımı ve erişimi, verinin kategorize edilmesi gibi birçok alanda çeşitli kural ve prosedürler işletilebilir. Tüm bu prosedürlerin işletilebilmesi için tabi ki bu alanda geliştirilmiş yazılımlar devreye girer. Bu yazılımlar sayesinde hem mobil cihazların hem de bu cihazlar üzerine çalışan uygulamaların yönetim, denetleme ve izleme süreçlerini kolayca kontrol edebilir hale geliyoruz. Dünya üzerindeki birçok markanın ve yerel veya küresel mobil operatörün geliştirdiği veya kullanıcılarına servis olarak sunduğu çeşitli mobil yönetim yazılımlarına rastlamak mümkündür. İş dünyasının ve sektörlerin bu alandaki spesifik ihtiyaçlarına göre ürünler geliştirilmekte ve servisler sunulmaktadır.

Kurumsal Mobilite Yönetimi ve Güvenlik

Kurumsal Mobilite Yönetimi (EMM, “Enterprise Mobility Management”) mobil cihazlar ve üzerine çalışan uygulamalarla birlikte mobil ağları, bilgi ve servisleri yönetmek için geliştirilmiş yazılımlar ve bu yazılımları yöneten kişilerin oluşturduğu bir kavramdır. Daha önce bahsettiğimiz gibi günümüzde önemi her geçen gün daha da artan mobil teknolojilerle birlikte bu teknolojilerin yönetiminin ve güvenliğinin sağlanması da teknolojinin kendisi kadar paralel bir önem arz etmektedir.

Kurumsal mobilite yönetimi yazılımlarının temel amacı; mobil ekosistemin mevcut IT alt yapısına uygun bir şekilde entegre edilmesinin, çalıştırılmasının ve yönetilmesinin sağlanmasıdır. Ayrıca bir diğer amacı da mobil ekosistemin, çalışanların işlerini destekleyerek kolaylaştırmasının sağlanmasıdır. Kullanışlı ve dost bir teknoloji işleri daha kolay ve anlaşılır hale getirecektir. Kurumsal mobilite yazılımlarını üç ana başlık altında toplamak mümkündür;

• Mobil Cihaz Yönetimi (MDM, “Mobile Device Management”)

Mobil cihazların fiziksel olarak yönetimini amaçlayan kavramdır. Cihazın üzerinde çalışan fiziksel özelliklerin yönetimi bu katmanda yapılır. Örneğin belirlediğiniz kampüs veya şirket sınırları içinde mobil cihazın kamerasının devre dışı bırakılması gibi.

• Mobil Uygulama Yönetimi (MAM, “Mobile Application Management”)

Cihaz üzerinde çalışan uygulamaların dağıtımı ve yönetimini amaçlayan kavramdır. Cihaz üzerinde çalışan uygulamaların izolasyonu, güvenliği ve kurallarının tanımlanması bu katmanın görevidir.

• Mobil Cihaz Güvenliği (MDS, “Mobile Device Security”)

Mobil cihazların hem fiziksel hem de yazılımsal olarak güvenliğini sağlamak üzere geliştirilmiş teknolojileri bu kavramda tanımlıyoruz. Güvenlik kavramı her alanda olduğu gibi mobil dünyada da çok geniş bir spektrumda incelenebilecek önemli bir katmandır. Kullanıcıların bilinçlendirilmesi, mobil cihazların konumunun tespiti ve takip edilmesi, gerekirse yazılımsal olarak imha edilmesi, kötü amaçlı kişi ve yazılımlara karşı korunması, diğer yazılımlarla veya kişisel uygulamalarla olan etkileşiminin düzenlenmesi gibi konular mobil cihaz güvenliği konseptinin hassasiyetle incelediği alanların başında gelmektedir.